ALİ KOKA BOZASI

ALİKOKA BOZASakarya’da boza denince ilk akla gelen markadır, Ali Koka. Benim de ilk defa ilkokul çağında bir teravih sonrası büyüklerle birlikte gidip içmekte zorlandığım hatta içemediğim bir içecek olarak başladı boza maceram. Ancak daha sonra özellikle kış akşamlarında leblebi ile birlikte giden eşsiz lezzetlerden biri haline geldi. Tabi yerinde içmek her zaman ayrı bir tat. Şimdi marketlerde satılanlardan aynı lezzeti almak mümkün değil. Gelin bir de kendi anlatımları ile tanıyalım Ali Koka boza serüvenini;

İnsanlar “Kuzguna yavrusu güzel gelirmiş” diye atasözü uydurmuşlar. Uzun ve Soğuk kış gecelerinin nefis lezzetidir Ali Koka Bozası. Yeni Camii’den yirmi yirmi beş metre sonra solda, Asmalı Kahveden iki üç dükkan ileride, yüzüne gündörmüşlüğün ve ağırbaşlılığın derin çizgileri hakim altmış yaşlarındaki Sadettin SAK’ın doldurup üzerine tarçın serptiği harika bozanın lezzetini, Başka hiçbir yerde bulmanız mümkün değil. Peki kimdir bu Ali Koka, nerelidir, nasıl bozacı olmuştur?

(Merhum) Sadettin SAK’a soruyoruz aynı soruyu; Anlatıyor: ” Dedem Ali Koka, 1884′de Kosova Prizren’den Adapazarı’na yerleşen bir Türk. Oraya da Konya Karaman’dan göçmüşler asırlar öncesinde. Geçimini bozacılıkla sağlamaya başlamış. O zamanlar Yugoslavya’dan gelenleri Osmanlı Yenicamii semtine yerleştirmiş. Yenicamii’de dükkanı 1884′de, geldiği yıl açmış Ali Koka. Babam da Prizen göçmeni. Babam Hasan SAK, Ali Koka’nın kızı Hatice ile yani annemle evlenmiş. Bir süre sonra dedem boza dükkanını babama devretmiş.  Gözümü yenicamiideki boza dükkanında açtım, çekirdekten bozacıyım yani. Yüzyılın başlarında 25 boza dükkanı varmış Adapazarı’nda. 1950′lerden bu yana, babamdan devraldığım Ali Koka Bozasını ben ayakta tutmaya çalıştım.

BOZA HAKKINDA

Üzerine tarçın atılmış bir boza, Türkiye’de genellikle darıdan yapılan boza, başka ülkelerde yapıldığı yerin başlıca ürününe göre mısır, arpa, çavdar, yulaf, buğday, kara buğday, arnavutdarısı, gernik gibi tahılların unu, bazen da pirinç ve ekmek, nadir olarak da kenevir unu ve karamuk mayalandırılarak yapılır.Boza, Mısır ve Kuzey Afrika sahilleriyle Akdenizli tüccar gemiciler aracılığıyla batıya, Hazar Denizi güneyinden doğuya, Asya içlerine ve Çin’e; İran ve Afganistan’a, Kafkaslar’dan kuzeye, Volga havzasına doğru geniş bir coğrafyaya yayılır.İbn Battuta isimli Arap gezgini, 14. yüzyıl başlarında yazdığı seyahatnamesinde Türklerin bulunduğu Deşt-i Kıpçak bölgesini anlatırken Türklerin içtiği bir şıra olan bozayı anlatmaktadır.”Tattığında ekşilik hissettiğim için hemen bıraktım. Yemekten çıktığım zaman bunun ne olduğunu araştırdım, anlattılar; Duki (düğ = ince bulgur) tanelerinden yapılan bir nebizdir bu. Onlar Hanefi mezhebindendir ve nebiz onlar nezdinde helaldir. Buralılar dukiden yapılmış bu nebize buza (boza) adını veriyorlar.”Evliya Çelebi 17. yüzyıl ortalarında İstanbul’da 300′den fazla bozacı dükkânının bulunduğunu, bu dükkânlarda 1100 kadar bozacının çalıştığını aktarmıştır. Osmanlı’da fazla mayalandırılarak, içine afyon katılan bozahanelerin, 19.yüzyıla doğru ortadan kalktığı biliniyor.Türkiye’de Boza Kültürü Boza özellikle kış aylarında tüketimi tercih edilen bir içecektir. Özellikle kışa denk gelen Ramazan aylarında tüketimi oldukça yüksektir.Boza, sokakta ve dükkânlarda bozacılar tarafından satılır. Eski yıllarda akşamları yeni hazırlanmış sıcak bozalar, sokaklarda bozacılar tarafından bağırılarak da satılırdı. 2000′li yılların başından itibaren ambalaj sanayiindeki gelişme ve hızlı tüketim alışkanlıklarına paralel olarak +8 C’de 25 gün dayanan bozalar marketlerde satışa sunulmuştur.

http://www.alikoka.com.tr/tr/

 

Sitemizde yazılan köşe yazılarından yazarı sorumludur. Herhangi bir istek ve şikayet için iletişim bölümümüzden bize ulaşabilirsiniz.

Yorum yapmak için giriş yapmalısınız Giriş